16 Temmuz 2008 Çarşamba

Ruhun bir ırmaktır gülüm...

Birkaç ay önce Roma havaalanında, İtalya kara sahasından çıkıp, İtalya hava sahasına girmeden önceki son saniyeleri de turist olarak değerlendirmek için çırpınmaktaydım :) Çikolata, şarap, parfüm, koşuştururken son dakikada Nazım Hikmet'in İtalya'da basılmış aşk şiirleri kitabı "Poesie d'Amore"yi gördüm ve Cahil Periler filminde bahsedilen 'o kitap' mı acaba diye düşünüp hayaller kurarak hemen aldım.

Eve dönünce onu güzel bir zamanda sakin kafayla okumak üzere yatak başucumdaki kitap dağının zirvesine koydum. Birkaç gün sonra bir gece, çok uykum olmasına rağmen kitaba bir göz atmak istedim. Ama okumaya başlayınca kendimi alamadım! Önce Nazım'ın hayatını ve eserlerini anlatan oldukça uzun önsözü, sonra da gözlerim kapanana kadar, şiirlerin büyük bir kısmını okudum ve okurken de büyük bir keyif aldım. Bu keyfin pek çok sebebi vardı:

Birincisi, Nazım'ın hayatı ve eserleriyle ilgili kapsamlı ve güzel yazılmış bir yazıyı ilk kez, işin ilginci İtalyanca okuyor ve de gayet güzel anlayabiliyordum (bu daha da ilginç :)). İkincisi de, şiirlerin çevirileri gerçekten çok başarılıydı. Türkçesini bilmediğim şiirler bile, İtalyancasıyla beni çok etkiledi. Çevirinin, şiirin ruhunu bozduğuna inanan biri olduğum için, bu bana çok şaşırtıcı ve hoş geldi.

Sonra o hafta İtalyanca dersimizde bu konudan bahsettim ve dedim ki "Çevirmen gerçekten çok başarılı. Nazım'ın da kişisel olarak tanıdığı birisi galiba çünkü ona yazdığı bir mektup vardı kitabın arka sayfalarında..." Mektuba bi göz atmış ama tam okumamıştım.

Eve gelince çevirmen Joyce Lussu'yla Nazım Hikmet'in gerçekten tanışıp tanışmadıklarını öğrenmek için internete girdim. Ve birkaç sürprizle birden karşılaştım! Birinci sürpriz, bu konu üzerine bulduğum yazının ta kendisiydi! Okuyunca ne demek istediğimi anlayacaksınız. İkinci sürpriz ise bu yazıyı yazan kişinin kim olduğuydu. Yazar, çok önceleri Moleschino'da keşfedip, yazılarını çok beğendiğim, kendisiyle ilgili yazdıklarını da kendime pek bi yakın bulduğum Ali Işıngör çıkmasın mı?! :) Benim gibi böyle küçük tesadüflere bayılan birisi mutlu olmasın da kim olsun şimdi? :)

Ali Işıngör'ün blog'u Burkina Faso Fiso Halk Cemahiriyesi'nden... Okuyun ve tadını çıkarın:

"Cittadino" Nazım Hikmet! Subito, Ora!

"Hadi, bugün size bugüne dek hiçbir edebiyat dergisinde “yayımlanmamış”, kimseciklerin bilmediği bir hikâye anlatayım :))… Üstüne üstlük hikâyemiz Nâzım Hikmet’e dair olsun! Ne dersiniz?

Eğer bu satıra geçtiyseniz, demek ki istiyorsunuz… Başlayalım o halde…

Hafızası iyi olanlar hatırlayacaktır, Burkina Fasa Fiso’da bir süre önce “şiir çevirisi” üzerine iki yazı yazmış ve bence bu toprakların gelmiş geçmiş en yetkin çevirmenleri olan Barış Pirhasan ve Can Yücel'den iki ayrı örnek vermiştim. Bu sefer aynı olgunun “tersine çevrilmiş” bir örneğinden bahsedeceğim. Bir başka deyişle, bir Türk şairinin, Nâzım Hikmet’in İtalyanca çevrilmesinin öyküsünü anlatacağım sizlere…

Biraz da yurtdışındaki “satış rakamlarına” bakarak, Nâzım’ın en iyi çevirilerinin Farsça, Rusça ve İtalyanca çevirileri olduğu anlatılır dost meclislerinde… Farsça’nın nedeni malum; şiir formu olarak Hayyam’ın dörtlüklerinden ve rubai imgelerinden sık sık faydalanan Nâzım, “doğulu bir şiiri batılı bir formda gürül gürül söyleyen” bir şairdir. Rusça’yı da yıllarca Moskova’da yaşamış olmasına, o dili öğrenmesine ve Rus toplumu tarafından bağırlarına basılmasına bağlayabiliriz.

Peki, ya İtalyanca? Nâzım’ın İtalyanca çevirilerinin son derece “yetkin” olduğunu biliyoruz… Halbuki, Nâzım’ın tüm kitaplarını İtalyanca’ya çeviren Joyce Lussu, “tek kelime Türkçe” bilmemektedir!

Hikâyenin aslı, Türkiye’de hiç bilinmeyen bir aşktır… Nâzım’ın Fransızca’dan okuduğu şiirlerine âşık olan Joyce Lussu, 1960′ların “Kızıl İtalya”sında, ünlü komünist lider Emilio Lussu’nun karısıdır. Nâzım Hikmet gibi Emilio Lussu da ülkesinde kovuşturmaya uğradığı için ülkesinden kaçmış, Fransa’ya sürgüne gitmişti… Böyle bir dönemde Roma’da bir araya gelen Nâzım Hikmet ve Joyce Lussu birbirlerine aşık olurlar. Nâzım’ın Roma’daki birkaç aylık misafirliği boyunca büyük bir aşk yaşayan ikili, “biraz Fransızca, biraz Rusça ve çokçası da sabahlara kadar sevişerek” Nâzım’ın şiirlerini İtalyanca’ya çevirirler…

Belki “amiyane bir benzetme” olacak ama, Nâzım’ın aşk dizeleri İtalyanca’ya “yaşanarak” çevrildiği için başarılı olmuştu. Nâzım’ın İtalyanca çevirisi bu nedenle son derece “duru” ve “içten”dir…

Her neyse, Joyce Lussu ve Nâzım Hikmet için bu birkaç aylık ilişki, birkaç yakın dost dışında, herkesten ölünceye kadar sakladıkları bir “sır” olarak kaldı… İkili, Rus ve İtalyan komünist partili yoldaşlarının tepkisinden çekiniyordu. Bu ilişkiyi asıl “imkânsız” kılansa, Joyce Lussu’yu Fransa’da kocasının; Nâzım’ı ise İstanbul’da Münevver’in, Moskova’da ise Vera’nın beklemesiydi!

Joyce Lussu, Nâzım’ın sevdiği “en güzel kadın” olacaktı… Ayrıldıktan sonra, Lussu bir güzellik daha yaparak, Münevver’in Türkiye’den bir yat ile kaçırılmasını sağlayacaktı… Nâzım, 10 yıldır görmediği Münevver ile Memet’ine, onu seven bir başka kadın sayesinde kavuşuyordu. Aşkın büyüklüğüne bakar mısınız?

Neyse, Nazım’ın 1960′da Roma’da yazdığı ve muhtemelen Joyce Lussu için kaleme aldığı şiirin İtalyancası ve Türkçesini alt alta koyuyorum:

La tua anima è un fiume, mio amore
scorre in alto tra le montagne
tra le montagne verso la piana
verso la piana senza poterla raggiungere
senza raggiungere il sonno dei salici piangenti
la quiete dei larghi archi di ponte
dell’erbe acquatiche dell’anatre dalla testa verde
senza raggiungere la dolcezza triste delle superfici piane
senza raggiungere i campi di grano al chiaro di luna
scorre verso la piana
scorre tra le montagne
tirandosi dietro le nubi che si fondono e si separano
portandosi di notte le grosse stelle
le stelle delle cime delle montagne
scorre schiumeggiando
mescolando nel fondo le pietre nere con quelle bianche
scorre coi pesci che nuotano contro corrente
vigili nelle curve
s’inabissa e s’inalbera pazza del proprio fragore
scorre in alto tra le montagne
tra le montagne verso la piana inseguendola
senza poterla raggiungere.

Bu da Türkçesi. en azından artık bu şiirin kime yazıldığını biliyoruz...

Ruhun, bir ırmaktır gülüm,
akar yukarda dağların arasından,
dağların arasından ovaya doğru,
ovaya doğru, ovaya kavuşamadan bir türlü,
bir türlü kavuşamadan uykusuna söğütlerin,
geniş köprü gözlerinin rahatlığına,
sazlıklara, yeşil başlı ördeklere,
düzlüklerin yumuşak kederine kavuşamadan,
kavuşamadan ayışığındaki buğday tarlarına,
ovaya doğru akar,
akar yukarıda dağların arasından,
bir yığılan bir dağılan bulutları sürükleyip,
geceleri iri iri yıldızları taşıyarak
dağbaşı yıldızlarını,
mavi güneşlerini de dağbaşı karlarının,
akar köpüklene köpüklene,
dibinde ak taşları kara taşlara karıştırıp,
akar akıntıya karşı yüzen balıklarıyla,
dönemeçlerde kuşkulu,
uçurumlarda düşüp şahlanarak,
kendi uğultusuyla deli divane
akar yukarda dağların arasından,
dağların arasından ovaya doğru,
ovaya doğru, ovayı kovalayıp
ovaya kavuşamadan bir türlü.

Not 1: Meraklısına bir küçük bilgi. Elimdeki 2002 baskısı “Nazım Hikmet’in Aşk Şiirleri” (Nazim Hikmet -Poesie d’Amore, ISBN: 88-04-34871-2) adlı kitabın kapak içinde “21. baskı” yazıyor. Yanlış anlamayın, Nâzım’ın şiir kitabının “İtalyanca baskısından” bahsediyorum!

Hadi biraz daha şaşırtayım sizi :)), Arnoldo Mondadori tarafından ilk baskısı 1991′in Ocak ayında çıkartılan bu kitap, bu yayınevine geçmeden önce, Lo Specchio tarafından 12 kere daha basılmış! Lo Specchio’dan önceki yayınevlerinin ise kaç adet bastığı bilinmiyor… Bu arada baskı adetlerinin bizdeki gibi 1.000-2.000 değil; 5.000 nüsha olduğunu hatırlatalım.

Not 2: Yolunuz Milano’ya düşerse, benden size bir tavsiye. Leonardo da Vinci İcatlar ve Sanayi Müzesi’ni gezmeyi unutmayın. Müzenin zemin katında, çeşitli matbaa makinelerinin sergilendiği bölümde, bir litograf makinesi göreceksiniz. Litografi makinesinin üzerinde, o makinede basılmış son kağıt duruyor. O kağıdın üzerindeyse Nâzım’ın “Yaşamaya Dair” şiiri… Ben gördüğümde ağlamıştım…

Not 3: (Yazının başlığı) Vatandaş Nâzım Hikmet! Hemen şimdi!"

Ali Işıngör'e teşekkür ediyorum, bu yazıyla beni şaşırttığı ve mutlu ettiği için... Valla ben de bunları bilsem ve yazmaya kalksam, ben de aynen böyle yazardım heralde, ya da yazmak isterdim... Dibindeki notlara kadar! :)
Bunları İtalyanca’ya çevirmiycem. Şimdiden tembellik yapıyor diye düşünmeyin. Sadece başkası tarafından yazılmış güzel bir yazının tadını, amatör İtalyancamla kaçırmak istemedim o kadar...

*

13 yorum:

Caner Onoglu dedi ki...

Ne güzel bir hikaye anlatmışsın Umay. Pazar sabahı çayın demlenmesini beklerken iyi gitti.

Şiir tercümesinin teknik değil bir his işi olduğunu Coleman Barks'ın Mevlana şiirlerinin İngilizce tercümelerini okuyunca fark etmiştim. Barks da Farsça bilmiyormuş, muhtemelen doğunun değerlerine de yabancı ama tercümeleri o kadar güzel ki, sayesinde Mevlana ABD'denin en çok satan şairi olmuştu.

Mevlana'yı İngilizcesinden, Nazım'ı İtalyancasından okuyarak zevk almak, duygulanmak, bu sayede içimizdeki insanlığın ortak dilini hissetmek, tanımak, sevmek, iletişim kurmak, hepsi ne güzel.

Mevlana'nın en sevdiğim Türkçe tercümelerinden biriyle bitireyim:

birlik mesajı

birliğe gel daha beri,daha beri,
bu yol vuruculuk nereye dek böyle?
bu hır gür,bu savaş nereye dek?
sen bensin işte,ben senim işte.

zengin yoksulu hor görür ne diye?
sağ soluna yan bakar ne diye?
ikisi de senin elin ikisi de,
peki kutlu ne,kutsuz ne?

topumuz bir tek inciyiz bir tek,
başımız da tek,aklımız da tek.
ne diye iki görüp kalmışız,
iki büklüm gökkubbenin altında ne diye?

varını yoğunu birliğe çek birliğe,
kendine gel,benlikten çık uzak dur.
insanlara katıl insanlara,
insanlarla bir ol.
insanlarla bir oldun mu bir madensin,bir ulu deniz,
kendinde kaldın mı bir damlasın, bir dane

dünyada ne diller var, nice diller,
ama hepsinde anlam bir.
sen canı da bir bil, bedeni de,
yalnız sayıda çoktur onlar alabildiğine,
hani şu bademler gibi, bademler gibi,
ama hepsinde yağ bir.

sen kapıları testileri hele bir kır,
sular nasıl bir yol tutar gider.
hele birliğe ulaş, hır gürü savaşı bırak,
bak gör,
can nasıl koşar bunu canlara iletir.

Umay Karabay dedi ki...

Canercim, Mevlana'nın şiiri çok anlamlı gerçekten... Amerika'da çok satmış diyorsun ama onlar okuduklarını tam anladılar mı emin değilim! :)Genelleme yapmayalım tabii ama, anlamış olsalardı dünya daha güzel bir yer olurdu gibime geliyor.
Ayrıca blog'umun sevdiğim arkadaşlarım tarafından takip edildiğini bilmek beni çok mutlu ediyor. Yorumlarını hep bekliyorum.
Sevgiler.

Adsız dedi ki...

simply dropping by to say hey

Adsız dedi ki...

Keep this going pleaѕe, greаt job!

Also visit my wеbρage; Resort Lower price (Hotels_Discount) in Twitter

Adsız dedi ki...

Wоndеrful beat ! I wish to apprentice ωhile you amend your sіte,
how could i subscrіbe fοr а blog sіte?

The account aideԁ me a аccерtable
deal. I had been tiny bit аcquaintеd of this youг broaԁсаst offerеd bright
clear concept

Heге іs my blog - Thailand Phuket Resorts

Adsız dedi ki...

With havin so much content anԁ artiсles dο you ever run intо any problems оf plagoгism or copyright νiоlation?
My website has a lot of completely unique content I've either created myself or outsourced but it looks like a lot of it is popping it up all over the web without my agreement. Do you know any ways to help reduce content from being stolen? I'd trulу aρpreciate іt.


Here is mу blog post; General: Vacation

Adsız dedi ki...

Heya i am for the fiгst time here. I сame across this board anԁ I find It reаlly helpful
& іt helpeԁ me οut much. I аm hoping to present
one thing аgain аnԁ aid оthers such as you helped me.


Αlso vіsit my blog post Common: Vacation

Adsız dedi ki...

This information is worth eveгyone's attention. When can I find out more?

Here is my webpage - Health Spa Major Resorts A New Guideline To Notice An Excellent Leisure

Adsız dedi ki...

Εxсеllent article. Keep ρoѕting such kind of infогmation on yοur site.
Im really imprеsѕed bу your sitе.

Hey there, You've performed an excellent job. I will certainly digg it and for my part recommend to my friends. I'm confident
thеy'll be benefited from this site.

my weblog; Cheap Hotels inside Portugal

Adsız dedi ki...

It's a shame you don't hаve a dоnate buttоn!
I'd without a doubt donate to this outstanding blog! I suppose for now i'll settle for bookmarking and addіng youг
RSS feed to my Googlе acсount.
I looκ forwarԁ to brand new uρdаtes аnԁ ωill share thіs ѕіtе with my Faсeboоk group.
Chat soon!

Fеel free to surf to my homeρage - Resort Cost Comparability Versus Standard Take a trip Lookup Internet sites -- Hotels Special discounts

Adsız dedi ki...

I always used to reаԁ article in neωs
ρapеrѕ but nоw аs I аm a usеr of net thеrefoгe from now I аm
using net for articlеs or reѵiеws, thanks to wеb.


Review my homepage ... Hotel Price Assessment As opposed to Traditional Take a trip Look for Internet sites

1 dedi ki...

Egitim ve sınavlarda gelinen nokta çok acı

tus forumlarında “...Bundan 7-8 kadar yıl önceydi. 5-6 defa girdiğim ÜDS lerden 50-60 arası alıp duruyordum. Meşhur bir TUS dersanesinin Meşhur bir sahibi -ki iyi İngilizce bilmesi ile de tanınır- yerime ÜDS ye girebileceğini söyledi. "Sen de sarışın gözlüklüsün ben de, kimse anlamaz bile, ben böyle çok kişiye ÜDS-KPDS kazandırttım" dedi. Tabi teklifini "bütün akademik hayatımı b.k çukurunun üzerine bina edemem" diyerek reddettim. 1-2 sınav daha sürünüp kendim 71'imi aldım. Eğer yakalanırsa "sevgili JOKER abimin" aleyhine tanıklık ederim. Allah islah etsin, bir adamın her işi mi YAMUK olur ya?”

http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=4964&page=62
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=10037
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=4309
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=9306
Ateş olmayan yerden duman çıkar mı
 bundan çıkan anlatılan ve ya kanaatimize göre anlatılmayandan hissedilen anlam tusdata hazırlık dersanesinin paralel yapi feto Fethullah Gülen cemaatine genç klinisyenler yapılanması içinde herkesten farklı özel ve çok fazla kontenjan ayırdığı ve iyilik yapmak icin ücretsiz aldığı kişisel verileri yasadışı kaydettiği yani fişleme yaptığı.. tusdata ve veya uz.dr sami selçukbiricik in sponsoru olduğu drtus.com tus forumunda övünme ve güç gösterisi olarak anlatılan ösym den bilgi sızdırmalarını, ilişkilerini, bağlantılarını, görüşmelerini  maddi güç ve fethullah gülen fetö paralel yapı veya başka bir cemaat örgüt dava yapı bağlantısı olmadan nasıl yapılabileceği şayanı hayret bir konu olarak şüpheleri celbetmekte haklıdır tusdata ve veya sahibi uz.dr. sami selçukbiricik iddia edildigi gibi feto paralel fethullah gülen mensubu mudur iskenderpaşa hakyol mensubu mudur bilinmez ve böyle olsa da olmasa da özkaya özel hayatı kendi tercihidir bu kısmına  saygı duyulmalı ancak ilişkiler ağı Ağacın Kurdu kitabındaki gibi rahatsız edici giriftlikte.. Bu arada ösym nin sınava başkasının yerine girdiği tespit edilen tus Dersanesi sahibi ifadesiyle bu kişinin kamu oyunun anladığı kişinin büyük ihtimalle uz Dr Sami selçukbiricik olduğu kanaati oluşuyor. Ösym nin ve uzman doktor sami selçuk biricik in de açıklama ve videolarında net bir aksi beyanı yok ..soruşturmaların akamete uğraması bu ortamda bu bağlantılarla ve tusdata dusdata maddi sponsorluğunda yayın yapan Drtus.com tus/dus/eus forum sitesinde ösym ve yök te tanıdıkları olduğu ve maddi gücü fazla olduğu icin ösym de yök te sağlık bakanlığında muhatap kabul ediliyor itibar görüyor beyanları zaten malumun ilanı beklenen bir durum .
ÖSYM kampanyaları ile bir yandan tusdata bir yandan STV ve zaman gazetesi bir yandan taraf gazetesi ile ÖSYM'nin şifre ve hatalı soru ve sınavlarla gündeme gelirken kpss, ve polis hakim avukat savcı sınavları yolsuzluğunun unutturulduğu gündemin ösym ciddiyetsizliğiyle yaptığı hatalı sorular üzerinden hak arıyor tarzı kampanyalarla her sınav döneminde ösym yolsuzluğu gündeminin değiştirilip kpss sınavı ve diğer sınav soru çalmalarının ve zaman aşımı türü örtbaslarin siyasette milletvekili Prof.Dr. ÖSYM ve YÖK ' teki kirli bağlantıları, iletişim  ve irtibatlı kişileri ali veli halil bilal isa musa sema esma ayşe fatma fatih burhan nurhan orhan muharrem mükerrem naim saim rabia safiye nazife hafize binnur zinnur rahmi rahim adları her kimse kimdir bunlar bulunmalı ve hala ayıklanmadığı gerçeğinin örtüldüğü sürece . .
 seffaf olmasi gereken kurumların  kanser gibi hasta hastalıklı enfekte bir ilişki zinciri değil mi
Her sınavda sorular alındı mı çalındı mi sızdı mi sızdırıldı mi kaygısı yersiz Mi?

Ufuk dedi ki...

Italya'da yaşadığım kasabanın kutuphanesinde 'Türkçe kitap varmı? diye sorduğumda iki kitap getirmişti görevli; ikiside N.Hikmet'in İtalyanca çeviri şiirleri. Çok sevinmistim, arkadaşlara gösterdiğimde bazılarının şairi tanıdığı ve sevdiğini söylemişti. İtalya da tanınan demek sinirlayici olabilir belki,birçok dile çevrildi kitapları.