1 Nisan 2009 Çarşamba

Festival başlıyooor!

Ne ağacın çiçeği, ne güneşin sıcağı... İstanbul'da bahar, festivalin kitapçığı! :))

Az kaldı... Gündüzleri çantamdaki biletleri tekrar tekrar kontrol edip, bir an önce akşam olsa diye sabırsızlanıcam. İşten çıkar çıkmaz İstiklal'e doğru uzanıp, o salon senin bu film benim, tatlı bir telaş içinde koşuştururup, aralarda Kaktüs'ün "rengarenk salata"sından yiyip, Ara Cafe'de çay içicem. Filme girerken hava aydınlık olucak, çıktığımda karanlık (ve ılık!)... Haftasonu gözlerimi Beyoğlu'nda açıp, Beyoğlu'nda kapıycam. İlk günler, erkenden koltuğuma oturup festival için hazırlanmış reklamları izliycem, sonlara doğruysa kapılar kapanmadan hemen önce... Emek'te ne dediğimi anlamıycak diye korktuğum için büfedeki hanımdan sadece su istemeye cesaret edebilicem. Bu sene "İKSV'ye üye olur musunuz?" diye dolaşan kızcağızlardan kaçmıycam, çünkü oldum. :) Fuayede merdivenlere oturup üniversite öğrencilerine bakıcam ve iş kıyafetleriyle ne kadar sıkıcı olduğumu düşünücem. Doz aşımına uğramamak için bir iki filmi ekicem. Birkaç gün önce izlediğim bir başrol oyuncusunu burnumun dibinde görünce şaşırıcam. Atlas'ta bacaklarım sıkışıcak ama yine de orda film izlemekten keyif alıcam. Nişantaşı Citys'e de gitmiycem işte! Orda festival mi olur yau?! :)

11 tane filme bilet aldım. Yarıya yakını belgesel. Diğer yarıya yakını da İtalyanca filmler. Maalesef bu yıl İtalyanca film açısından çok bereketli bir yıl değil. Toplam 4 tane film var. :( Onların da iki tanesi güney aksanı zaten İtalyanca sayılmaz, kaldı 2...

İtalyanca filmlerle ilgili detaylı araştırma yapmadım özellikle, sürpriz olsun istedim bu sefer. Genel olarak hepsi ciddi ve dramatik filmler ama :( Bir tanesi bile mi romantik, ne biliym, komedi ya da en güzeli romantik komedi falan olmaz ya? Kitapçıktan dikkatimi çeken, paylaşmak istediğim bilgiler şunlar:

Il Divo, 2008 Cannes Jüri Ödülü’nü almış. İtalya'daki keskin ve sıradışı siyasi ortam üzerine bir film. Akbank galalarından... Sıkı film olsa gerek. Kaçırırsanız üzülmeyin, nasıl olsa vizyona girer.

Sessiz Kaos (Caos Calmo), hem yönetmen hem de oyunculuğuna hayran olduğum Nanni Moretti'nin başrolünde oynadığı, dramatik bir film. Yönetmen, Antonello Grimaldi... Ağlamalık galiba, sanıyorum Oğul Odası tarzı. Bence kaçırmayın.

Salvatore Giuliano, Francesco Rosi'nin 1961 yapımı mafya filmi. Siyah beyaz. Zamanında Berlin'de En İyi Yönetmen Ödülü'nü almış.

Güzel Ülke (Biutiful Cauntri), NTV Belgesel Kuşağı'ndan ödüllü bir film. Güney İtalya'nın çevre katliamı sonucu mahvolmuş Campania bölgesine -Uğur Dündar'ca gibime gelen- bir bakış... Orijinal adından da siz anlayın artık ne kadar İtalyanca olduğunu...

4 Nisan'ı heyecanla bekliyorum... Film seyretmekten yorgun düşmek ve sonra da 1 yıl boyunca "Geçen sene festivalde..." diye başlayan cümleler kurmak istiyorum. :)

*******************************************


Comincia il festival!


Ne gli alberi in fiore, ne il calore del sole... La primavera ad İstanbul, e’ il libretto del festival per me! :))

Mancano pochi giorni... Durante il giorno, controllero' i biglietti nella mia borsa piu' e piu' volte e non vedro' l'ora che arrivi la sera. Volero' ad İstiklal, subito dopo che esco dall'ufficio. Correro' di fretta e con piacere da un cinema all'altro. Tra i film, mangero' Rengarenk Salata a Kaktüs e berro' çay ad Ara Kafe. Entrero' con il sole, usciro' con la luna. I finesettimana, mi apriro' gli occhi a Beyoğlu, e li chiudero' ancora li. I primi giorni, entrero' nelle sale presto per vedere le pubblicita', e gli ultimi giorni, prima che chiudano le porte... Ad Emek, temendo che non mi capira' , avro' il coraggio di chiedere solamente acqua alla signora del bar. Non mi nascondero' alle ragazze che chiedono "Mi scusi! Vuole diventare un membro di İKSV?" questa volta, lo sono gia' diventata! :) Essendo seduta sulle scale dell'ingresso, osservero' gli studenti e pensero' "che noiosa sono io nei vestiti di lavoro". Saro' sorpresa di trovarmi davanti il protagonista del film di alcuni giorni prima, all'ingresso di un cinema. Mi piacera' vedere i film ad Atlas, anche se mi faranno male le ginoicchia in quelle sedie. E non andro' a vedere nessun film a Nişantaşı City's! Macche' c'e' il festival laggiu' adesso?
Ho comprato 11 biglietti. Quasi la meta' sono per documentari, quasi l'altra meta' sono per film italiani. Quest'anno c'e' una scarsita' di film italiani, ce ne sono solamente 4. E zaten(comunque) 2 di quelli sono con l'accento del sud che non contano, sono rimasti 2!

Non voglio leggere e sapere molto su questi film italiani. Questa volta preferisco essere sorpresa. In generale tutti sono film seri e drammatici. Perche non c'e' almeno un film romantico o una commedia, o meglio ancora una commedia romentica? Ecco quello che ha tirato la mia attenzione leggendo il libretto:

Il Divo, ha ricevuto il Premio della Giuria all'ultimo Festival di Cannes. E' un film sull'amarezza e straordinarita' del ambiente politico italiano. E' un gala di Akbank. Deve essere un film importante. Se non potete vederlo, non vi preoccupate! Prima o poi andra' in sala.

Caos Calmo, e' un film drammatico di Antonello Grimaldi, che ha Nanni Moretti come pratoganista che adoro sia come attore sia come regista. Mi pare che ci fara' piangere questo film, penso che assomigli a La Stanza del Figlio. Da non perdere!

Salvatore Giuliano, e' un film sulla mafia, prodotto nel 1961, in bianco e nero. Il regista Francesco Rosi, ha vinto l'Orso d'Argento a Berlino per questo film.

Biutiful Cauntri, e' un film documentario con alcuni premi. Uno sguardo alla Campania, la provincia del sud Italia, che e' stata distrutta a causa dei crimini ambientali. (Mi pare che sia molto Uğur Dündar.) Guardando al titolo, potete immaginare quanto italiano sia questo film.

Aspetto con impazienza il 4 Aprile! Voglio essere esausta di vedere i film e poi, voglio fare le frasi che cominciano con "All’ultimo festival...", per tutto l’anno. :)