7 Ocak 2013 Pazartesi

Benim böyle bir blog'um vardı...


Evet yaa, benim böyle bir blog’um vardı... İtalya’da Berlusconi’nin hala başbakan, Türkiye’de Youtube’un yasak olduğu, Facebook’ta onun bunun “poke” edildiği, festival filmlerinin Emek'te seyredildiği, benim serifli yazı karakteri falan tercih edebildiğim, bütüün buraların heep fındıklık olduğu zamanlarda... Her yazıyı Türkçe ve İtalyanca her iki dilde yazdığım, yazabildiğim günlerde, benim hakkaten böyle bir blog’um vardı, çok da güzeldi! :(

Aman ne diyorum ben yaa? Hala çok güzel ve hep de öyle kalacak. Canım blog’uma geri döneceğim ve bu sefer dönüşüm muhteşem olacak. Hem tekrar yazmamı deliler gibi bekleyen 3 takipçim falan var benim!

Panik yok! Araya giren bu üç-beş yılda pek çok şeye ara vermiş olabilirim. Ama merak etmeye, araştırmaya, öğrenmeye, seyahat etmeye asla. İtalya’ya, İtalyan kültürüne asla. Elbette bu dönemde de gezdim, gördüm, keşfettim, fotoğrafladım, izledim, dinledim, yedim, içtim -epey bi sindirdim, yazacak, paylaşacak pek çok şey biriktirdim. Nereden başlayacağımı nasıl anlatacağımı bilemeyecek kadar çok. Ne güzel!

Venedik’i sular mı basmadı, Matera’da hasta mı olmadım, Roma’da Michelangelo’yu mu evlendirmedik, Campo dei Fiori'ye arabayla mı girmedik (valla), Puglia'da bildiğin kavgalı-polisli kaza mı yapmadık? Neler neler, ne maceralar! :) Aksiyon, gerilim, komedi, aşk, hepsi yine burada, çok yakında... Hem de hem Türkçe hem İtalyanca! (inşallah)

****************************

Una volta...

Una volta scrivevo questo blog. Quando Berlusconi era il presidente d'Italia e Youtube era vietato in Turchia, quando si facevo "poke" su Facebook, si vedeva i film di festival ad Emek, quando potevo preferire i caratteri tipografici con grazie e tuuuutta questa zona era ancora un boschetto! Nei quei tempi, quando scrivevo ogni post in Turco ed in Italiano, quendo lo potevo farlo, avevo questo blog... Ed era bellissimo! :(

Ma cosa sto dicendo?! Perche uso il tempo passato?? Il mio blog ancora e' bellissimo e sara' sempre cosi. Ricomincero' a scrivere. Almeno per tutti i mie 3 lettori che non vedono l'ora che riscriva io!

Rilassatevi! E' vero che ho dovuto lasciare tante cose negli ultimi anni, ma esserci curiosa, ricercare, imparare e viaggiare non li ho mai lasciati. Neanche l'Italia e la cultura italiana (tranne la lingua e temo che si vede :)). Certo che anche in questo periodo ho viaggiato, esplorato, fatto le foto, ascoltato, visto, mangiato, bevuto e risparmiato tante cose da raccontarvi. Cosi tanto che non so come da cominciare. Che bello!

L'acqua alta a Venezia, la malattia a Matera, il matrimonio di Michelangelo a Roma, l'incidente in Puglia, la macchina in Campo dei Fiori (davvero)... Che avventure! Azione, thriller, commedia, amore di nuovo, qui, tra poco... In Turco ed anche in Italiano! (spero)
*